2010-11-01

SALTANAT SANA HARAM OLDU



Yahya Efendi 1494 senesinde Kanuni ile aynı hafta içinde Trabzon'da dünyaya geldi. Babası Ömer Efendi Trabzon Kadısı idi. Kanuni ile süt kardeşi oldular. Kanuni kendisine "Ağabey" derdi. Beşiktaşlı Müderris Şeyh Yahya Efendi diye meşhur olmuştur.
Birgün Yahya Efendi Hazretleri, medreseye gitmek için yola çıktığında atının yularını bir papaz tuttu ve;

"Ey âlim zât! Ey Yahya Efendi! Bu müşkil işi bana îzâh edin. Her sene defterler yenilenmiyor. Ölen kalan kim bilinmeden ölmüş bir gayr-i müslimden devletçe haraç isteniyor. Bu şekilde hareket dininizde var mıdır?" dedi.

Yahya Efendi bunları duyunca;
"Hayır. Dînimizde ölmüş bir gayr-i müslim vatandaştan haraç alınmaz. Fakir, kazancıyla güç geçinen kimseden ve çok yaşlı olanlardan da haraç alınmaz. Bunlar affolunmuşlardır." dedi.

O zaman papaz;
"Efendi şunu iyi bil ki, her yıl bizden ölen kimsenin bile haracını isteyip alırlar. Ne olur bunu sultana arz edin?" dedi.

Bunları işiten Yahya Efendi celallendi ve medreseye varır varmaz hemen kâğıt kalem istedi ve Sultan Süleyman Han'a hitaben;


"Ey Cihan Sultanı Süleyman Han! Şimdi sana saltanat haram oldu. Zulmün ölen kişilere kadar uzandı demek. Halbuki böyle bir zulmü senin ecdadın yapmamıştı. Bu mudur din gayreti? Bak, müminleri bir kâfir İlzam ediyor, çaresiz bırakıyor, diye yazdı ve mektubu sultana gönderdi.


Mektup, Kânûnî'nin eline ulaştığında, kalbini bir üzüntü kapladı. Derhal saltanat kayığına binip Yahya Efendi'nin dergâhına vardı. Hürmetle selâm verip yaklaştı ve; "Ağabey! Bu mektup da nedir? Nedir suçumuz? Bize bunu beyân edip açıklayınız. Biz de İşin hakikatini bilelim. Saltanat bana neden haram oldu? Kime zulmeyledim?" diye sordu.

O zaman Yahya Efendi Hazretleri ona; "Pâdişâhım! Bu ne iştir.Defterleri her sene niçin yenilemezsiniz? ölmüş olan gayr-imüslimlerden me'mûrlarınız haraç toplarlar. Böyle ele geçenmal sana hiç helal olur mu? Bu senden beklenmez. Yediğin,giydiğin haram olunca, elbette ki saltanat da sana haram olmuşemektir." dedi.

Hayretler içinde kalan Kânûnî; "Allâhü Teâlâ biliyor ki, bu söylediklerinizden zerrece haberim yoktur." dedi. Yahya Efendi de; "O halde bu gaflet nedir? Yarın Allâhü Teâlâ'nın huzurunda buna vereceğin cevap ne olur? Memurların gayr-i müslim malı alırlar. Bu kâfir hakkı, kul hakkı olur. Er geç Allâhü Teâlâ'nın huzuruna çıkacaksın. Yakanı kâfirin eline vereceksin.
Yahya Efendi Hazretleri devamla: Neticede korkarım cehennem ateşine atılırsın. Cihan pâdişâhının kâfirle birlikte gelmesi lâyık mıdır? Bu mudur din gayreti? Kullara zarar verene, İnletene Allâhü Teâlâ'nın rızâsı yoktur. Buna Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz hiç rızâ gösterir mi? Niçin adaletle İşlerini görmezsin? Şunu İyi bil ki, ey cihan pâdişâhı Şöhret zînetinin hepsi burada, bu dünyâda kalır. Eğer adaletle bir İş yaptıysan, sana kalacak odur." buyurdu.

Kânûnî Sultan Süleyman Han bu sözleri işitince ağladı ve vezîrine emredip; "Her sene evleri teker teker sayın. Gayr-i müslimlerden ölen kalanları yazın. Haraç hesabını İyi tutun. Hazineye haram para getirmeyin. Şunu İyi bilin ki, buna kat'iyyen rızâm yoktur." diye ferman etti. Sonra da Yahya Efendi Hazretleri'ne dönüp; "Sen bizim doğru yolu gösteren rehberimizsin. Gaflet uykusundan bizi uyandırdın. Allah senden razı olsun." dedi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar