2010-12-20

Aşiret Mekteb-i Hümayunu

Aşiret Mekteb-i Hümayunu


İkinci Abdülhamîd Han tarafından, 1892 (H. 1310) senesinde Osmanlı Devleti’ne mensub aşîret çocuklarının eğitimi için İstanbul’da açılan mekteb. Bu teşebbüs; İkinci Abdülhamîd Han’ın devletin Türk olmayan unsurlarını kendilerine sâhib ve dış tahriklerden uzak tutmak ve bilhassa Osmanlı Devleti’ne bağlı bulundurmak için uyguladığı fevkalâde teşebbüslerinden biridir.

Saraya bağlı halka açık bulunmayan ve özel bir eğitim müessesesi olan mektebe, önce Arap aşiretlerinden çocuklar alındı. Sonradan Doğu Anadolu ve Arnavutluk bölgelerindeki aşîret çocukları ile zamanla bütün aşiretlerin çocukları alınıp eğitildiler.

Aşîret mektebinin kuruluş gayesi, Osmanlı Devleti sınırları dahilindeki Arab ve diğer aşîret reislerinin çocuklarını İstanbul’da sarayın nezâreti ve himâyesi altındaki bir mektebde toplayıp, onlara Türkçe öğretmek, eğitim ve öğretimleri te’min ederek; Hilâfete ve Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını arttırmak, ayrıca, eğitilmiş olarak kendi bölgelerine döndüklerinde, devlet için faydalı hizmetlerde bulunmalarını te’min etmekti.

On sekizinci ve on dokuzuncu asırlarda, Avrupa’nın başta gelen devletleri, Osmanlı Devleti sınırları dışındaki İslâm memleketlerinde siyâsî ve ekonomik bir hâkimiyet ve sömürgeler kurmuşlar, Osmanlı Devleti’ni parçalamak faaliyetleri çerçevesinde, Türk olmayan unsurları tahrik ederek devletten koparmak, siyâsî ve iktisadî hâkimiyet kurmak istiyorlardı. Nitekim Fransızlar, 1830’da Cezâyir’e; 1878’de Ruslar; Kars, Ardahan ve Batum’a, 1882’de İngilizler Mısır’a kuvvetlerini yerleştirmişlerdi. Diğer taraftan, Balkanların büyük bir bölümü Osmanlı Devleti’nden ayrılmış durumda idi. Diğer önemli bir husus da Avrupa devletleri Duyûn-i umûmiye vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ni mâlî yönden yıpratıp, gün geçtikçe siyâsî nüfuzlarını artırıyorlardı.

Bilhassa İngilizlerin menfâat sağladığı Arab memleketlerinde durum tehlikeli bir hâl almıştı. Sultan İkinci Abdülhamîd Han, bütün İslâm beldelerinde Halîfe-i müslimîn sıfatıyla sevilip sayılıyordu. Gösterilen bu bağlılık ise, İngilizlerin sömürüleri için önemli bir engel teşkil ediyordu. Bu durumu ortadan kaldırmak için, Pâdişâh’ın İslâm dünyasındaki nüfuzunu kırmak istiyorlardı. Bu bakımdan İngilizler, Arabların yaşadığı bölgelerin Osmanlının elinden çıkması için kesif faaliyetlere başladılar. Vehhâbîliğin ortaya çıkarılması, Arablar arasında kavmiyetçilik duygularının tahrik edilmesi, Bağdâd ve Hicaz demiryollarının kontrol altına alınmak istemesi gibi hâdiseler bunlardan bâzılarıdır.

Bu durum karşısında İkinci Abdülhamîd Han, aşiretlerin yoğun ve hâkim oldukları bölgeleri korumak, bu bölgelerin reislerinin ve ağalarının çocuklarını Osmanlı kültürü ve terbiyesi ile yetiştirerek devlete ve saltanata bağlamak için aşîret mektebini açtı.

Bu teşebbüste önemli bir maksad da dînîdir. 1878 senesinde yapılan Berlin Andlaşması ile hıristiyan tebeanın büyük bir kısmı Osmanlı Devleti’nden ayrılmıştı. Dolayısıyla devletin müslüman tebeası ekseriyet hâline gelmişti. Müslümanlar arasında kuvvetli bir birliğin kurulması, Osmanlı Devletinin hıristiyan Avrupa karşısında daha güçlü olmasını sağlayacaktı. Bu sebeble mektebde yetişecek müslüman aşîret reislerinin çocukları, halîfeye ve Osmanlı Devleti’ne ısındırılarak, Avrupa devletlerinin Araplar arasındaki tahrik ve propagandaları te’sirsiz bırakılacaktı.

Aşîret mektebinin kuruluşunda bir diğer sebeb de idarîdir, Abdülhamîd Han, merkezî idarenin kontrolünden uzaklaşmış aşiretleri yeniden kontrol altına alarak, dağınık devlet otoritesini merkezî bir hâle sokmak istedi. Zaman zaman devlete karşı iç isyânlar ve karışıklıklar çıkmasına sebeb olan aşiretleri kontrol altına almak, bağlılıklarını sağlamak, bu ince siyâsî düşüncenin tatbiki ile mümkün oldu.

Bütün bu sebebler neticesinde Aşîret mektebinin açılması kararlaştırılmış ve 5 Temmuz 1892 tarihli bir ferman ile kurulması için meârif nezâretine ve öğrenci te’mini için vilâyetlere bildirilmiştir. 20 Temmuz 1892’de Nizâmnâmesi, programı hazırlanan aşîret mektebi 4 Ekim 1892’de Esma Sultan’ın oturduğu Kabataş’taki sarayda eğitim ve öğretime açıldı. Mektebe talebe olarak; Haleb, Bağdâd, Suriye, Musul, Basra, Diyârbekir, Trablusgarb vilâyetlerinden ve Kudüs, Bingâzi ile Zor sancaklarından dörder talebe alındı. Bu çocukların kabiliyetli ve muteber ailelerin çocukları olması ve 12 ile 16 yaş arasından seçilmesi şart koşuldu. Bunlar fevkalâde bir İhtimamla yetiştirildiler. Daha sonraki senelerde sayıları artırıldı.

İki yıllık öğretim programı daha sonra beş yıla çıkarılmıştır. Kur’ân-ı kerîm, fıkıh, ilmihâl gibi din bilgileri yanında; zamanın fen bilgileri, Fransızca, Türkçe, coğrafya, târih, edebiyat ve askerî dersler okutulmuştur.

Bu mektepde yetişen aşîret çocukları, aşiretlerine döndükleri ve aşîret reîsi olduklarında, aşîretlerinin Osmanlı Devleti’ne sadâkatini te’min ettiler. Aşîret mektebi 1907 senesinde o günkü siyâsî fikir ve akımların te’sirine girmesi sebebiyle kapatıldı.

-----------------------------------------------------

1) Meârif-i Umûmiyye Nezâreti Târihçe-i Teşkilât ve icrâatı (M. Cevat, İstanbul-1338); sh. 338

2) Türkiye Meârif Târihi; (D. Ergin); cild-3, sh. 1180

3) Sultan II. Abdülhamîd’in Doğu Anadolu Politikası: sh. 97

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar