2011-02-17

Mısır'ın geleceği (Acı ama gerçekci bir bakış açısı)

Mısır'ın geleceği (Acı ama gerçekci bir bakış açısı)


"Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) "Bir toplum ne haldeyse, öyle idare olunur" buyurmaktadır. Cemal Abdünnasır, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek Mısır'a layık reislerdi. Mısır tencere, onlar kapak... Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş..."

-----

Mısır'ın hali nedir, geleceği ne olacak?.. Mübarek'in diktatörlüğü yıkılacak mı, onun yerine ne gelecek, kim gelecek?..
İslam dünyası hiç gerçekçi değil.

20'inci asırda İslam âleminde büyük kötülükler, doğru yoldan sapmalar, bidatler, sapıklıklar, çarpıklıklar, azgınlıklar görüldü. Bunlar başlıca üç ülkeden çıktı. Mısır, Türkiye, Şahlık İran'ı...

Sultan Abdülhamid'in uyanıklığı sayesinde Türkiye'de dikiş tutturamayan, barınamayan, fesat tohumları ekemeyen farmason ve takiyyeci Cemalüddin Efgâni (İrani), Mısır'da fesat tohumları ekti... Kadın konusunda Kur'ana, Sünnete, Şeriata aykırı bidatler Mısır'da zuhur etti, İslam dünyasına yayıldı. Mısır, farmasonluğun büyük merkezlerinden oldu. Medeniyet adına, terakki adına, hürriyet adına nice küfür, nifak, şikak, bid'at  oradan zuhur etti.

Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) "Bir toplum ne haldeyse, öyle idare olunur"buyurmaktadır. Cemal Abdünnasır, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek Mısır'a layık reislerdi. Mısır tencere, onlar kapak... Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş...

Hüsnü gidecek, Hazret-i Ömer gibi âdil, muttakî, zahid bir başkan gelecek... Bu gibi bekleyişler hayalden ibarettir. Gerçek çok acıdır. Mısırlı Müslüman yazarlardan Mustafa Meşhur'un"Rabbanîlik ve Maddecilik Arasında Müslüman" (Ravza Yayınları) isimli kitabı Mısır Müslüman toplumundaki bozuklukları işliyor. Kitaptan iki paragraf iktibas ediyorum:
"Ramazan ayı, gece sohbetleri sabahlara kadar devam eden eğlenceler ve partiler düzenleme ayı halini almış bulunuyor. Bu alandaki gösterişçilik, danslı, eğlenceli sahurlar düzenlendiğinin duyurulması derecesine kadar vardı. O ayda televizyonlarda da, oldukça çirkin ve basit diziler ekrana getiriliyor. Bu diziler, sabah namazı vaktinin girmesinden kısa bir süre önce başlamakta ve birçokları bunları seyrederken sabah namazını terk etmekte, sonra da bu namazı kılmadan uyumaktadır."

"Hıristiyan Kıpti vatandaşlarımız bile, çoğu Müslümanlara karşı iyi davranmak, onlara saygı göstermek amacıyla Ramazan ayının gündüzlerinde yemeklerini gizli olarak yerlerken, bazı Müslümanlar, dine karşı bir saygı göstermeden, Ramazan ayında gündüzleri açıktan yemektedirler." (Sayfa 86-87)

Müslüman bir toplum bozulunca, Peygamberimizin haber verdiği gibi başlarına âdil olmayan, halka acımayan, zulmeden başkanlar geçer.

İyi, düzgün, âdil bir rejime kavuşmanın yolu ve reçetesi şudur:
Müslümanlar kendilerini ıslah edecekler... Ailelerini ıslah edecekler... Toplumu ıslah edecekler... Günahlarına ve isyanlarına tövbe edecekler... İtikatlarını tashih edecekler... Beş vakit namazı kılacaklar... Hür ve mukîm erkekler farz namazları cemaatle eda edecekler... Herkes ilmihalini öğrenecek... Herkes İslam ahlâkını öğrenecek ve yaşayacak... Azgınlıklara son verecekler... Bütün Müslümanlar bir ve beraber olacaklar... Başlarına ehil bir İmam (reis) seçip ona biat edecekler...

Bir kavim, kendi cüz'î iradesiyle kendisini bozmazsa, Allah onları bozmaz.
Bozuk bir toplum, kendisini düzeltmezse, o toplumun başına iyi insanlar geçemez.
Farz edelim ki, günahlara batmış, azmış; Kur'an, Sünnet ve Şeriat yolundan çıkmış, paramparça olmuş, çeşitli hizipler ve fırkalar birbiriyle çekişip ve tepişen, fısk ve fücurun yaygın hale geldiği bir toplumun başına Ebu Bekir Sıddîk radiyallahu anh gibi son derece salih, sadık, velî bir zat geçse ne olur?.. Nefislerine zulmedenler onu başkanlıktan indirip kovarlar.
İnşaallah Mübarek iktidardan düşer, İnşaallah yerine beteri gelmez. 

Mehmet Şevket Eygi
31 OCAK 2011

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar