2011-07-13

Mustafa İslamoğlu'nun erkek bir öğrencinin ırzına tasaddi suçundan aldığı cezanın resmi vesikaları


DEVELİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ

ESAS NO : 1980 / 77
KARAR NO : 1981 / 63
C. SAV. NO : 1980 / 309
BAŞKAN : Metin YÜKSEL 19030

SANIK : MUSTAFA İSLAMOĞLU – Ahmet ve Bahriye oğlu 01.06.1961 doğumlu, Develi Fenese Yukarı Mahallesi nüfusuna kayıtlı olup, aynı yerde oturur, bekar, okuryazar, sabıkasız, Kayseri Yüksek İs. Enstitüsünde öğrenci.

İDDİA :

Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen iddianame ile dini konularda ders vermesi için sanığa teslim edilen mağdurun geceleri babaannesinin yanında gündüzleri ise sanığın yanında kalarak ondan dini dersler aldığı, nihayet sanığın mağduru kız kardeşinin evine götürerek geceleyin orada kalmasını sağladıktan sonra fiili livata suretiyle onun ırzına tecavüz etmek suçundan eylemine uyan TCK. Nın 414/2 maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.

( Ankara’da ikamet etmekte olan baba M.D.,bir işi için Develi’ye geldiğinde, Mustafa İslamoğlu’na oğluna dini dersler vermesini teklif ediyor, o da kabul edince oğlunu Develi’ye gönderiyor.Gerisini resmi evraktan takip edelim


Ramazan Bayramının birinci gününde develiye geldiğinde oğlunun benzinin sararmış olarak ve dudaklarında morarma görüp onda bir başkalaşmak sezdiğini anlayınca ( sana ne oldu ? ) dediğinde oğlundan sürekli olarak ( rahatsızım ) cevabını aldığını, kendisinden daha samimi davranan amcaları Sami ile Mevlüt’ün mağduru sonradan konuşturmaları üzerine olayı onlardan işittiğini, bunların aktarmasına göre sanığın mağduru dudaklarından öptüğünü, penisini, kıçını oynayıp karıştırdığını, banyoda yıkadığını hatta arkadan ırzına geçtiğini duyduğunu olayın ortaya çıkmasından sonra aslen Develi’li olan ancak Ankara’da avukatlık yapan, her iki tarafın yakın aile dostu Mehmet Boyvada Develioğlu isimli bir şahsın olayın gerçek içyüzü hakkında bilgi toplamak ve değerlendirme yapmak için tarafların yakınlarından oluşan bir aile meclisinde olay ile konunun tartışıldığını, sanığın yakınlarının onun bu suçu işlemiş olabileceği kanısına vardıklarını bildirerek sanıktan şikayetçi olduğunu söylemiştir.

Mağdurun 13.08.1980 tarihli poliste verdiği ilk ve kısa ifadesinde yanında Kur’an Kursu eğitimi gördüğü sanığın kendisini zaman zaman sıkıştırıp dudaklarından öptüğünü, önüne tutup ayıp hareketler yaptığını, hatta bir gün ablasının evinde banyoya sokarak kendisini yıkadığını, oradan dışarı çıkıp somyanın üzerine yatınca da pantolonunu ve külotunu çıkarttığını, yüzükoyun yatırarak anüsüne bir şeyler sürttüğünü sonra bir ara kan gördüğünü ( ... )

( Mustafa İslamoğlu, müdaafasında kendisinin akıncı görüşü benimsemiş olmasına mukaabil, karşı tarafın ülkücü olduğunu ve bundan dolayı kendisine iftira attıklarını söylüyor, suçlamaları ret ediyor.
Sayfalar dolusu şahit beyanları, Mustafa İslamoğlu’nun yaptığı rezilliklerin detaylı anlatımlarıyla dolu. Nihayetinde mahkeme, verilen raporlar ve ifadeler arasındaki çelişkileri göz önüne alarak “ırza tasatti” suçunda karar kılıyor. Hüküm aşağıda)

HÜKÜM :

Sanık Mustafa İslamoğlu’nun kesinleşen suç vasfındaki değişiklik itibarıyla mağdur Tayfun D.’na karşı ırza tasaddi suçundan hareketine uyan 415 / 1 maddesince takdiren iki sene hapsine ( ... )

( Sonra ceza yüzde elli artırılıp 3 sene yapılıyor, hafifletici nedenlerden dolayı da 1 / 6 oranında indirime gidilip 2,5 sene hapse mahkum ediliyor. Irza tasaddi yani tam olarak ırza geçme değil de sürtme diyebileceğimiz hukuki bir tabir ... )


Mustafa İslamoğlu'nun Livata (eşcinsel) ilişki teşebbüsüne dair kesinleşmiş yargı kararı belgeleri;













3 yorum :

  1. raporu inceleyince bulunmuş hiçbir delilin olmadığı açıkça görülüyor. Tamamen "mahkemenin vicdani kararı" ile verilmiş bir ceza.. İslamoğlu'nu savunduğumdan değil ama karar tarihinin de 1980'e (ihtilâl) denk gelmesi ayrıca düşündürücü... Ne de olsa Müslümanlara karşı (bugün bile yürütülmeye çalışılan) suçlamaların en fazla olduğu yıllar... (Mahkemelerin daha düne kadar CHP zihniyetinin arka bahçesi olduğunu ve CHP zihniyetinin de tamamen İslam düşmanı bir önyargıya sahip olduğunu düşünürsek etraf gündüz misali aydınlanıyor)

    YanıtlaSil
  2. Khizero!
    İnsan kendini kandırmak isteyince ne kadar da zahmetsizce ve maliyetsizce bunu yapabiliyor değil mi?
    Biz Mustafa İslamoğlu nam kişinin yazdığı ilmi makalelerde bile yalan beyanda bulunduğunu, yazdıklarına delil olarak gösterdiği eserlerin ilgili sayfalarında, İslamoğlu'nun beyan ettiği gibi cümlelerin geçmediğini de ispat ettik. Bloğumuzu iyice incelersen eğer göreceksin.
    İkinci olarak, bunca belgeden ve davadan bile çıkardığın sonuç ne kadar tuhaf? Ortada bir mağdur var, mağdurun babası var. İş mahkemeye intikal etmiş ve kesinleşmiş bir ceza kararı var ama sen ortada bir şey yok diyebiliyorsun?
    M. İslamoğlu'nun avukatı, bu belgeleri medyaya yayan kuruma dava açtı ve dedi ki "Ortada ırza tasaddi, yani ırza geçmeye teşebbüs var. Ama bu medya organı bunu ırza geçmek olarak duyuruyor" dedi...
    Ama, sen avukata falan bakma, kendi avukatı böyle bir şey söylemişse de m. islamoğlu böyle bir şey yapmamıştır. Falanca meselenin, filanca hususu gereği taktik bir hesapla kendi kendini sıkıntıya sokan bir yalan beyanda bulunmuştur da o yüzden böyle olmuştur. falan de.. Ne de olsa kalp görüp işitmedikten sonra kulağa ve göze ne hacet? Bahane de bitmez bu dünyada...
    Bir dahaki yorumun aynı basitlikle yazılırsa yayınlamayacağım...

    YanıtlaSil
  3. Ha bir de unuttum. Mustafa islamoğlu'nun öz babası olan Hocaefendinin de inanılmaz mücadelesi var ortada... Adam, "Bu benim oğlum dal ve mudil(sapan ve saptıran) oldu. Bunun fitnesini durdurun" diye yalvarıyor ilim sahiplerine... Ama sen takma, babası da 1980 darbesi artığı falandır. Yada başka bir yarası vardır. değil mi?

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar